Babylon, Elvis, Avatar, Blonde ve Çok Daha Fazlası! 2023’te Oscar Ödülleri’ni Silip Süpürmesi Beklenen Sinemalar

Steven Spielberg’in yönettiği sinemada 2. Dünya Savaşı sonrası Arizona’da büyüyen genç Sammy Fabelman, ergenlik çağına geldiğinde bir sinema imalcisi olmayı hedefliyor fakat çok geçmeden paramparça bir aile sırrını keşfediyor.

Amerika’da yaşayan Çinli göçmen, yaşayabileceği hayatlarla temaslı öbür cihanları keşfederek tek başına dünyayı kurtarabileceği çılgın bir maceraya sürüklenir.

Colin Farrell’in başrolde olduğu sinemada yıllardır süren arkadaşlıkları olan iki adamdan biri bağlarını apansız sonlandırdığında, ikisi de kendilerini telaş verici sonuçları olan bir çıkmazda bulur.

2010 yılında izole edilmiş bir dini topluluğun içinde olan bayanlar, acımasız bir gerçeği inançlarıyla uzlaştırmak için gayret ediyor.

Batı klasik müziğinin dünyasında geçen sinema, yaşayan en büyük besteci-kondüktörlerden biri ve büyük bir Alman orkestrasının birinci bayan müzik yöneticisi olarak kabul edilen Lydia Tár’ı merkezine alıyor. Başrolde Cate Blanchett var.

Tom Cruise’un başrolde olduğu sinemada otuz yıl sonra bile Maverick üst seviye bir deniz havacısı olarak sonları zorluyor lakin TOP GUN’un seçkin mezunlarını uçurmak için seçilenleri yönetirken geçmişi de peşinden geliyor.

Brad Pitt ve Margot Robbie’nin başrolde oynadığı sinemada Hollywood’un bir çöküş ve ahlaksızlık çağındaki birden fazla karakterin yükselişini ve düşüşünü husus alıyor.

Amerikan müziğinin sembolü Elvis Presley’in çocukluğundan 1950’lerde bir rock ve sinema yıldızı olmasına ve menajeri Albay Tom Parker ile karmaşık bir bağlantı sürdürmesine kadar geçen hayatını husus alıyor.

Yalnız ve çok kilolu bir İngilizce öğretmeninin başka yaşadığı genç kızıyla yine ilişki kurmaya çalışmasını husus alıyor. Başrolü Brendan Fraser canlandırıyor.

New York Times muhabirleri Megan Twohey ve Jodi Kantor, bir jenerasyonun en kıymetli öykülerinden biri olan #MeToo hareketini ve Hollywood’da cinsel hücum konusunda onlarca yıllık sessizliği paramparça eden bir kıssayı anlatıyor.

James Cameron’ın yönettiği sinemada; Jake Sully, Pandora gezegeninde kurulan yeni ailesiyle birlikte yaşar. Tanıdık bir tehdit geri döndüğünde, Jake gezegenlerini korumak için Neytiri ve Na’vi ırkının ordusuyla birlikte çalışmak zorundadır.

Ruben Östlund’un direktörlüğündeki sinemada bir ünlü model çift, üstün zenginlerle hareketli bir gemi seyahatine katılır.

Ünlü Güneyli dedektif Benoit Blanc, son davası için Yunanistan’a sarfiyat. Dedektif rolünü, James Bond serisinden tanıdığımız Daniel Craig canlandırıyor.

Filmde 18. ve 19. yüzyıllarda Afrika’nın en güçlü devletlerinden biri olan Dahomey Krallığı’nda yaşanan gerçek olaylardan esinlenen tarihi bir destan anlatılıyor. Baş karakteri de Viola Davis oynuyor.

Gerçek bir canlı çocuğa dönüşen tahta bir kuklanın klasik çocuk masalından daha karanlık bir versiyonudur.

Wakanda halkı, Kral T’Challa’nın yasını tutarken konutlarını, işgalci dünya güçlerinden korumak için savaşır. Ryan Coogler’in yönettiği sinemada Lupita Nyong’o, Danai Gurira ve Martin Freeman oynuyor.

Kaçak bir kölenin, onu neredeyse öldürecek olan plantasyon sahiplerinden kaçmak için Louisiana bataklıklarında dolambaçlı bir seyahate çıkmasını bahis alır. Köle rolünde Will Smith’i görüyoruz.

1955’te Emmett Till acımasız bir formda öldürüldükten sonra annesi, olaya karışanların adalete teslim edilmesi için çalışır ve taarruzun ardındaki ırkçılığı ortaya çıkarmaya yemin eder.

Sam Mendes’in yönettiği sinema, 1980’lerin başında bir İngiliz kıyı kasabasında geçen ve çalkantılı vakitlerde insan bağlantılarının gücü hakkında bir drama sinemasıdır.

Film, genç bir Alman askerinin 1. Dünya Savaşı sırasında batı cephesinde yaşadığı müthiş tecrübeleri ve sorunları anlatır.

Park Chan-wook’un direktör koltuğunda olduğu sinemada, dağlarda bir adamın mevtini araştıran bir dedektif, meyyit adamın gizemli karısıyla tanışır ve ondan şüphelenmeye başlar.

Film, 1950’lerde Londra’da geçen ‘İkiru’ (1952) sinemasının İngilizce uyarlamasıdır. Başrolde Bill Nighy yer alıyor.

Tanınmış bir gazeteci, geçmişle, bugünle ve Meksikalı kimliğiyle uzlaşmak için hayali bir içe bakış seyahatine çıkar. Sinemanın başrollerinde Daniel Giménez Cacho ve Griselda Siciliani yer alıyor.

Peter’ın yeni ortağı Beth ile ağır bir münasebeti vardır ve eski karısı Kate, oğulları Nicholas ile ortaya çıkınca hayatı kaosa girer. Başrolde Hugh Jackman var.

Sophie, yirmi yıl evvel babasıyla yaptığı bir tatilin sevincini ve özel anlarını düşünür. Tanıdığı babayı tanımadığı adamla uzlaştırmaya çalışırken, gerçek ve hayali anılar ortadaki boşlukları doldurur.

Modern bir Amerikan ailesinin gözünden aşkın, vefatın ve dünyada memnunluk mümkünlüğünün kozmik gizemleriyle boğuşmasını ve gündelik hayatın sıradan çatışmalarıyla başa çıkma teşebbüslerini dramatize ediyor. Sinemanın başrolünde Adam Driver yer alıyor.

Annesi tarafından reddedilen ve geleceği için çok az seçeneği olan genç ve eşcinsel bir siyah adam, onu bir kenara atacak bir sistemde başarılı olmak için ne gerekiyorsa onu yapar ve Deniz Piyadelerine katılmaya karar verir.

S. S. Rajamouli’nin yönettiği sinema, 1920’lerde ülkeleri için savaşmaya başlamadan evvel iki efsanevi devrimcinin konutlarından ayrılışlarını bahis alıyor.

Tayland’da bir küme genç oğlanın ve futbol antrenörlerinin sular altında kalan bir yeraltı mağarasında mahsur kaldığı bir kurtarma misyonunu husus alıyor.

Dillard’ın yönettiği sinemada bir çift ABD donanması savaş pilotu Kore Savaşı sırasında hayatlarını riske atıyor ve donanmanın en ünlü adamlarından biri haline geliyorlar.

Tüm vakitlerin en büyük bayan R&B pop vokallerinden biri olan Whitney Houston’ın hayatı ve müziğinin sevinçli, duygusal, yürek parçalayıcı seyahatini anlatıyor. Ünlü müzisyeni Naomi Ackie oynuyor.

Film, Marilyn Monroe’nun içsel hayatının kurgusal bir hikayesini anlatıyor. Monroe’yü Ana de Armas canlandırıyor.

Jennifer Lawrence’ün başrolde olduğu sinemada ABD’li bir asker Afganistan’da savaşırken travmatik bir beyin hasarı geçiriyor ve memleketindeki hayata ahenk sağlamaya çalışıyor.

Emekli bir okul öğretmeni olan Nancy Stokes, biraz macera ve seks için can atar. Bunun için de Leo Grande isminde genç bir seks emekçisini işe alır.

Luca Guadagnino’nun direktörlüğündeki sinema, genç bir bayan olan Maren ve sevgilisinin toplumun sonları dahilinde nasıl hayatta kalacağının öyküsünü anlatıyor.

Filmin konusu ailenin gücü ve Amerikan hayalinin peşinde koşan kuşaklar hakkında derin ve şahsî bir yetişkinlik öyküsüdür.

Tek hedefi zahmetten çıkmış komşularını eleştirmek ve yargılamak olan huysuz bir dul, hayat dolu genç bir aile yan konuta taşındığında onlarla tanışır ve dünyasını alt üst edecek beklenmedik bir arkadaşlığa yol alır. Otto’yu Tom Hanks canlandırıyor.

Tobias Lindholm’ün yönettiği sinema, bir hasta bakıcının, yüzlerce hastasının vefatında rol oynamasını bahis alıyor.

Bir basketbol avcısı, İspanya’dayken fevkalâde bir sokak basketbolcusu keşfeder ve onu NBA’e geri dönmek için bir fırsat olarak görür. Başrollerde Adam Sandler ve Lebron James var.

Ailesinin ıssız çiftliğinde mahsur kalan ve Mia Goth’un canlandırdığı Pearl, dindar annesinin sert ve baskıcı nezareti altında hasta babasıyla ilgilenmek zorundadır. Sinemalarda gördüğü üzere göz alıcı bir hayat için can atan Pearl, bu öyküde hırslarının, baştan çıkarıcılıklarının ve baskılarının çarpıştığını görür.

Bir gazeteci, sokakları günahkarlardan temizlediğine inanan kelamda ‘Örümcek Katili’ tarafından seks çalışanlarının seri cinayetlerini araştırırken İran’ın kutsal kenti Meşhed’in karanlık göbeğine iner.

Lukas Dhont’un direktörlüğündeki sinemada 13 yaşındaki iki erkek Leo ve Remi ortasındaki ağır dostluk birdenbire bozulur. Neler olduğunu anlamaya çalışan Léo, Rémi’nin annesi Sophie’ye yaklaşır.

Laurence Coly’nin Saint-Omer Ceza Mahkemesi’ndeki davasına katılan ve kıssasını antik Medea efsanesinin çağdaş bir uyarlamasını yazmak için kullanan bir romancı olan Rama’yı mevzu alır.

Santiago Mitre’nin yönettiği sinemada, bir avukat takımı kendilerini 1980’lerde Arjantin’in kanlı askeri diktatörlüğüne karşı bir savaşta bulur.

Savaşın başlangıcında Rusya ve Ukrayna hududunda yaşayan Ukraynalı bir ailenin öyküsünü anlatır. Irka, köy silahlı kuvvetler tarafından ele geçirilse bile konutunu terk etmeyi reddeder. Kısa bir mühlet sonra kendilerini 17 Temmuz 2014’te memleketler arası bir hava kazası felaketinin merkezinde bulurlar.

Avusturya İmparatoriçesi Elisabeth’in hayatına kurgusal bir bakış sunan sinemadır. 1877 Noel arifesinde, bir vakitler hoşluğuyla idolleştirilen Elisabeth, 40 yaşına girer ve resmi olarak yaşlı bir bayan olarak kabul edilir. O da kamuoyundaki imajını müdafaaya çalışır.

Carla Simón’un yönettiği sinemada, Katalonya’da küçük bir köyde şeftali yetiştiren bir ailenin hayatı, büyük mülklerinin sahibi ölünce ve onun varisi araziyi satmaya karar verince geçimleri tehlikeye girer.

Sanatçı Nan Goldin’in hayatını ve opioid salgınının akıl almaz vefat sayısından büyük ölçüde sorumlu olan ilaç hanedanı Sackler ailesinin çöküşünü bahis alıyor. Sinemanın direktörlüğünü Laura Poitras yapıyor.

Margaret Brown’un yönettiği sinema, köleleştirilmiş Afrikalıları Amerika Birleşik Devletleri’ne taşıyan son gemi olan Clotilda’dan kurtulanların torunlarının öykülerini takip ediyor.

Cesur bilim insanları ve birbirine aşık olan Katia ve Maurice Krafft, bir volkanik patlamada öldüler. Şimdiye kadar kaydedilmiş en patlayıcı imajları yakalayan bir belgesel bu. Belgeselin direktörlüğünü Sara Dosa yaptı.