Yeraltı Dünyasına İniyoruz: İşte Beyaz Perdede Mafya ve Gangsterleri Husus Almış En Güzel Kabahat Sinemaları

Gözlerini açtığında kendisini İtlaya’da bir hastanede hafızası kayıp bir biçimde bulan Robert, Dr. Sienna Brooks ile işbirliği yaparak ölümcül global bir komployu bozmak için Avrupa’da vakte karşı bir yarışa girer.Inferno (2016)

Alper Çağlar’ın direktör koltuğunda oturduğu sinemada uzun yıllar türlü karanlık işe bulaşmış bir tetikçiyi odağına alıyor. Aşkı için işini bırakmak isteyen tetikçi, manevi babası tarafından ihanete uğrayınca intikam almaya ant içer. Panzehir (2014)

Bryan Burrough’un Türkiye’de yayınlanmayan Public Enemies: America’s Greatest Crime Wave and the Birth of the FBI, 1933-43 (Halk Düşmanları: Amerika’nın En Büyük Cürüm Dalgası ve FBI’ın Doğuşu) isimli kitabından uyarlanan sinemanın Hollywood’un gerçek bir kıssaya en çok yaklaşan sinemalardan birisi olarak bedellendiriliyor. Olaylar Amerika’nın Büyük Buhran yıllarında gerçekleşir ve periyodun en ünlü suçluları ve yeni oluşan FBI ortasında yaşananlar anlatılır. Sinemanın başrollerinde ise iki sevilen isim Johnny Deep ve Christian Bale var.

Public Enemies (2009)

Yönetmen koltuğunda Marco Bellocchio’nun oturduğu film 1980’lerin Sicilya’sında geçiyor ve ‘iki dünyanın patronu’ olarak isimlendirilen mafya babası Tommaso Buscetta’nın gerçek öyküsünü takip ediyor.Il traditore (2019)

Doğa araştırmacısı Daniel Zavitz, tesadüfen bir cinayeti kayda alınca bunu kopyalayıp bir gazeteciyle irtibata geçer. Lakin olayı öğrenen istihbarat üniteleri Zavitz’in peşine düşer. Zavitz, kopyalanan cd’yi gizlice avukat arkadaşı Robert Dean’in çantasına atar. Böylelikle yeni maksat Dean olmuştur. Enemy of the State (1998)

New York’un küçük İtalyası’ndaki bir mahalle içi barın sahipleri olan Tony ve Michael için gelecek parlaktır, lakin Charlie için birebir şey geçerli değildir.  Charlie, amcası için çalışmaktadır ve onunla da sevgilisi epilepsi olduğundan ötürü problemler yaşar. Birebir vakitte sevgilisi sayesinde tanıştığı Johnny Uzunluk ise amcasına türlü türlü problemler çıkaran, güvenilmez bir tiptir. Charlie’nin amcası Giovanni, ona birinci adım olarak bir restaurant işletmeyi teklif ettiğinde, Charlie güç sahibi olma dileği, aşkı Teresa ve Johnny Boy’u müdafaa ortasında tercih yapmaya zorlanır. 

Mean Streets (1973)

1800’lü yılların ortalarında Amerika’nın Manhattan eyaletinin kenar mahallerinde yaşayan iki çete ortasında şiddetli bir savaş karar sürmektedir. Bir yanda Amerika’nın yerlilerinden oluşan bir küme, öbür tarafta ise bu bölgeye sonradan göç etmiş olan İrlandalı katoliklerin oluşturduğu topluluk. Yerliler Bill the Butcher isimli acımasız bir önder tarafından yönetilmekte, İrlandalı göçmenlerin başında ise Dead Rabbits isimli bir başkan bulunmaktadır. Ortalarında başlayan kanlı savaş sırasında İrlanda çetesinin başkanı öldürülür ve oğlu Amsterdam Vallon da babasının vefatına şahsen şahit olur. Amsterdam, hem babasının katilinden intikam almak hem de kentin hakimiyetini ele geçirmek için harekete geçmek zorundadır.  Usta direktör Martin Scorsese imzalı sinema, bilhassa dev isimlerden oluşan oyuncu takımıyla dikkat çekiyor.

Gangs of New York (2002)

Sinema tarihinin başyapıtlarından biri olan Baba serisinin üçüncü ve son sineması. Ailenin önderi olan Michael Corleone artık 60’ına geldiği için kendisine yeni bir varis aramaktadır. Kendisi yer altı dünyasından çekilecek ve ailesinin cürüm dünyasıyla ile olan bağlarını da koparacaktır.  Varis olarak gözünü kestirdiği kişi ise Vincent’dır. Lakin olaylar Michael’ın umduğu üzere gitmez ve yeni hesaplaşmalar ve oyunlar baş gösterir… 90 yılı üretim, daha az aksiyon içerdiği için bazıları tarafından en zayıf kısım olarak kabul edilir, ancak tekrar de serinin evvelki sinemalarına nazaran yavaş olan ritmi sonlara gerçek yükselir ve unutulmaz bir finale ulaşır.

Bay Kang, bir mafya adamı olup, son derece lüks bir otelin sahibidir. Bu otelde müdür konumunda çalışan Sunwoo ise onun has adamıdır. Son derece başarılı bir çalışan olduğu için her vakit göz bebeği olmuştur Bay Kang’ın. Öte yandan Bay Kang, genç ve güzel bir bayan olan sevgilisine karşı önemli bir zaaf sahibidir. Bir gün o bayanın ihanetinden şüphelenerek takip edilmesi için Sunwoo’dan dayanak ister ve ıonu görevlendirir. Sahiden de bir ihanet kelam mevzusudur. O noktada bayanın yaptığı yanılgının bedeli aslında vefat cezasıdır. Lakin Sunwoo, buna müsaade vermek yerine o çifti hür bırakır. Kore sinemasında kıymetli bir yeri olan sinema, şenliklerde de gösterilmiştir.

A Bittersweet Life (2005)

Ana, hemşirelik yaptığı hastanede, bir fahişenin çocuğunu doğururkenki vefatına şahit olur. Bu durumdan epeyce etkilenen Ana, bayanın ailesini ve kimliğini araştırmaya karar verir. Lakin araştırma sırasında karşına çıkan Rus mafyası liderliğindeki İngiltere yeraltı seks trafiği, Ana’yı epeyce tehlikeli durumlarla karşı karşıya bırakacaktır.

Eastern Promises (2007)

Amerika’daki ekonomik buhran devrinde tetikçilik yaparak hayatını kazanan Michael Sullivan, John Rooney’nin hesabına çalışmaktadır. Ancak Rooney’nin oğlu, babasına kendisinden daha yakın olan bu adamı harcayacak tipten dolaplar çevirir. Sullivan, hiç istemediği halde kendi oğlunun da olaya karışması sonucu tehlikeli bir açmaza düşer. Olayların gelişmesiyle birlikte, hem cinayet mahali fotoğrafçısı hem de suikastçı olan Maguire, Sullivan’ın peşine takılır. Sullivan, ne kıymetine olursa olsun oğlunu korumak zorundadır.

Road to Perdition (2002)

Çaylak bir polis, narkotik memuru olarak vazifeye başladığı birinci gününde göründüğü üzere olmayan haydut bir dedektifle çalışır. Antoine Fuqua imzalı sinema aksiyon dolu sahneleriyle dikkat çekiyor. 

Training Day (2001)

1930’larda, çete savaşlarının ve mafyanın en zirvede olduğu periyotlarda geçen Miller’s Crossing, kentin en kıymetli gangsteri olan Leo ve onun sağ kolu Tom’un etrafında şekillenen olayları anlatır. Film, öteki bir mafya önderi olan Johnny Caspar’ın, Leo’dan Bernie isimli bir serseriyi öldürmesi için müsaade istemesiyle açılır. Leo, Caspar’ın bu isteğine müsaade vermez. Zira Bernie, Leo’nun sevgilisi Verna’nın kardeşidir. Tom, her ne kadar Leo’ya bu durumun başına iş açabileceğini ve kimseye güvenmemesi gerektiğini söylese de, Leo onu dinlemez. Artık etraflarındaki aşk, ihanet, ve mevt oyunlarının bir kesimi olduklarını manaya vakitleri gelmiştir.  Coen Kardeşlerin mafya dünyasını kendilerine has şekilleriyle ele aldıkları bu sinemaları, bu dünyanın bâtın gizli kalmış her bir entrikasını ele alıyor. İmaj direktörlüğü ve John Turturro’nun süper performansıyla da göz dolduran sinema, Coen’lerin en düzgün kara sinemalarından biri olarak anılıyor. 

Miller’s Crossing (1990)

1978 senesi… Joe Pistone işine ve teşkilatına sadık bir FBI casusudur. İşi gereği, altı yıldır mücevher hırsızlığı yapmaktadır ve Donnie Brasco olarak anılmaktadır. Sorun şudur ki, Pistone bir müddet sonra oynadığı role inanmaya ve hakikaten de Donnie Brasco olmaya başlayacaktır. Bir mühlet sonra mafyanın bağırsaklarında gezinmeye başlayan Pistone, gittikçe kendini bu yeraltı kültürün içerisinde devinmeye başlayacaktır. Kim olduğunu unutmaya başlar başlamaz, tüm hayatını değiştirecek bir açmazın içerisine hakikat sürüklenecektir. Mike Newell’ın En Âlâ Uyarlama Senaryo kısmında Oscar’a aday olan sineması Joe Pistone’un kendi yazdığı bir kitaptan, yani, gerçek bir öyküden yola çıkıyor. Sinemanın oyuncu takımında ise Al Pacino, Johnny Depp ve Michael Madsen üzere isimler var.

Donnie Brasco (1997)

Ali Osman, bunama hastalığına yakalanmış, İstanbul’da eski bir gangsterdir. Bir gün Ali Osman evvelki hayatıyla ilgili bir haber alır ve bu olaylar zincirini başlatır.

Kabadayı (2007)

Bumpy Johnson ismindeki işvereni ve mentorunun mevtini takiben Frank Lucas, kendisini, Manhattan’ın Harlem bölgesindeki eroin ithalatı işinin temel kişi ilan eder. Direkt olarak Güney Doğu Asya’dan mal almaktadır ve ABD’ye bu malları getirtmek için farklı bir sistem dener. Bunun sonucu olarak sokaklarda halihazırda uygun olan mallar ortasında üstünlük elde eder ki bir de daha ucuzdur. New York mafyası ile işbirliği yaparak konumunu garanti altına alır. Bu birebir vakitte, narkotikten sorumlu Richie Roberts isminde kendini adamış, dürüst bir polisin gerçek kıssasını de anlatan bir sinemadır.

American Gangster (2007)

Uzun yıllar Bufalino kabahat örgütü için tetikçilik yapan İkinci Dünya Savaşı gazisi Frank Sheeran’ı takip eden sinemada büyük bir organize hata destanı ve ABD tarihinin en gizemli kabahat olaylarından biri olan emekçi önderi Jimmy Hoffa’nın ortadan kayboluşu anlatılıyor. The Irishman (2019)

Lorenzo Anello, oğlu ve eşiyle birlikte Bronx’un epey ırkçı bir muhitinde yaşamaktadır. Maddi durumu pek yeterli değildir lakin suça hiçbir formda bulanmadan, yanlışsız dürüst bir hayat yaşamayı başarmaktadır. Bir gün oğlu, bir gangsterin hiç yoktan bir sebeple bir adamı öldürdüğünü görür. Onu polise ihbar etmediği için gangsterle ortalarında bir arkadaşlık başlar. Lorenzo, oğlunun bir gangsterle arkadaş olmasına karşıdır lakin bu, onların arkadaşlarının günden güne ilerlemesini engelleyemeyecektir. Artık bu dürüst aile, hata batağına gerçek sürüklenmektedir. Ayrıca A Bronx Tale, Robert De Niro’nun birinci direktörlük tecrübesidir.

A Bronx Tale (1993)

Alternatif bir aşk sineması. Sıra dışı insan Tarantino’nun senaryosuna imza attığı ‘True Romance’, Tarantino’dan beklenileceği üzere bol kanlı, birebir vakitte romantik ve beklenmedik olaylarla ilerleyen başarılı bir ‘suç filmi’ hüviyetinde… Bir çizgi roman dükkanında çalışan utangaç ve asosyal bir tezgahtar olan Clarence Woley, nadiren dışarı çıktığı gecelerden birinde karşılaştığı alımlı bir bayan olan Alabama’ya birinci görüşte aşık olur ve aşkına karşılık bulur. Ama bir mühlet sonra Alabama’nın işvereni tarafından ona gönderilmiş bir fahişe olduğunu öğrenir. Alabama ‘kötü yol’a düşeli pek fazla olmamıştır ve yol yakınken dönmek istemektedir… Aşık olduğu Clarence ile birlikte yaşamaya başlayıp fahişeliği bırakmak tek maksadıdır, lakin bu fikrin işvereni Drexl’ın pek güzeline gitmeyeceğini de bilir. Clarence umursamaz bir halla Drexl’a haberi verip Alabama’nın eşyalarını toplamaya sarfiyat, ve oradayken Drexl’ı da öldürür. Alabama’nın çantası sanarak yanına aldığı çantada ise beş milyon dolar kıymetinde kokain vardır. Çantayı yanlarına alarak kaçmaya karar veren ikilinin peşine mafyanın düşmesi uzun sürmez. 1993 imali True Romance, bugün hala alternatif romantik sinemaların en yeterli örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir.

True Romance (1993)

Eliot Ness, cürüm oranının arttığı ve polis teşkilatının günden güne berbata gittiği bir devirde Chicago’ya atanan bir federal casustur. Ness’e verilen misyon mafya elebaşı Al Capone’u etkisiz hale getirmektir. Ama Capone kentteki gücü o kadar yüksektir ki başlangıçta kimse Ness’in başarılı olabileceğini düşünmez. Gitgide hamasetini kaybetmekte olan Ness bir gün tecrübeli bir polis memuru olan Jimmy Malone ile tanışır ve yakın bir dostluk kurar; Malone Ness’in Chicago’daki teşkilatta rastladığı birinci dürüst insandır… Malone’un yardımıyla Ness özel grubuna silahşör George Stone’u ve muhasebeci Oscar Wallace’ı ekleyerek Capone’un çevirdiği karanlık işlerin üzerine gitmeye başlar. Takımın Capone’a karşı kullandığı taktiklerin bir kısmı hiç de yasal değildir… Brian De Palma’nın eski gangster sinemalarını anmısatan başyapıtı Dokunulmazlar çekildiği 1987’den altı yıl sonra bir TV dizisi olarak uyarlanmıştı. Sean Connery, Kevin Costner, Robert De Niro üzere birinci sınıf aktörleri içeren bir oyuncu takımına sahip olan sinema, DePalma’nın en çok tanınanı oldu.

The Untouchables (1987)

Carlito Brigante’nin tek istediği tüm kabahatleri geride bırakıp Bahamalar’da bir iş kurarak adam üzere para kazanmaktır. Vaktiyle uyuşturucu işinde yakalanarak mahkum olmuştur ve onu bir arkadaşı kurtarmıştır. Bu yeni hayat planı içinde eski sevgilisine ulaşmak ve onunla tekrar bir ortaya gelerek memnun olmak dileği da vardır. Ne yazık ki eski hayatının izleri onu takip etmektedir. Kimi delikanlılık kuralları onu farklı bir biçimde sürükleyecektir. Olaylar, 1975 yılının Manhattan’ında ve Carlito’nun işlettiği bir gece kulübü civarında geçtiği için devranın klasik disko müziği sinema soundtrack’ine yeterlice işlemiş durumda.

Carlito’s Way (1993)

Yıllarca özel bir eğitimle polis teşkilatında yetiştirilip mafyanın içerisine sızan polis memurları mafyanın iç yapısını öğrenip muhbirlik yaparken mafyada da durum farklı değildir. Mafya da kendi yetiştirdiği özel yeteneklere sahip gençleri, bir biçimde polis teşkilatında yer alan köstebekler haline getirir. Bu döngü başarılı bir formda devam ederken bir anda iki taraf da kendi yönetimleri içinde yer alan iki farklı köstebek olduklarını fark ederler. Artık iki tarafın da tek gayesi kendi teşkilatında yer alan köstebeği bulup cezalandırmak olacaktır. Mafya içerisinde köstebeklik yapan Chan Wing-yan ve polis teşkilatında birebir misyonu üstlenen Lau Kin-ming’in tek maksatları ise kimin gerçek köstebek olduğunu kanıtlayıp kendilerini aklamak olacaktır.  Hong Kong sinemasının son devirde çıkardığı en başarılı işlerden biri olan sinema, Amerikan sinema dalının kısa vakitte ilgisini çekmiş olup Martin Scorsese tarafından ‘The Departed’ ismiyle tekrar çekilmiştir.

Infernal Affairs (2002)

Ace Rothstein, renkli gece hayatı ve kumar çılgınlığıyla ünlü olan Las Vegas’ın bu kumarhanelerinden birini yöneten bir işletmecidir. Rothstein bu işe başladığı günden bu yana işini düzgün yapıp güvenilirliğini muhafazaya ve kumarhane sahipleriyle ortasını yeterli tutmaya çalışmıştır. Ta ki yakın bir arkadaşı olan Nicky işlerde ona yardımcı olmaya başlayana kadar… Bu açgözlü ve cümbüş düşkünü adam yüzünden başarılı iş hayatı tepetaklak olma yolunda giden Ace, aşık olduğunda işler güzelce yolundan çıkacaktır.  ‘Taxi Driver’, ‘Goodfellas’, ‘the Departed’ ve ‘Shutter Island’ üzere kült üretimlere imza atan usta direktör Martin Scorsese’nin, parıltılı Las Vegas’ın kirli çamaşırlarını ortaya çıkardığı sinemasının başrollerinde Robert de Niro, Sharon Stone ve Joe Pesci bulunmakta.

Casino (1995)

Vicdansız boks organizatörleri, şiddetli bahisçiler, bir Rus gangster, maharetsiz amatör soyguncular ve kelamda Yahudi kuyumcular, kıymet biçilmez bir çalıntı elmasın izini sürmek için savaşırlar.

Snatch (2000)

Los Angeles’ın yeraltı dünyasının işvereni sayılan Mickey Cohen’in mahpusa girmesiyle doğan boşluktan ötürü kentteki başka cürüm örgütleri ortasında liderlik savaşı başlar. Bir gece Cohen’in adamlarına bir baskın düzenlenir ve hepsi öldürülür. Öldürülenler ortasında eski bir poliste vardır. Bu olayı soruşturmak üzere L.A. Polis Departmanı üç polisi görevlendirir. Görevlendirilen polisler karekter olarak birbirlerinden çok farklıdırlar. Ed Exley, L.A. Polis Departmanının altın çocuğudur. Kurallara bağlı ve her şeyi kanunlara nazaran yapar. Bud White, çabuk sonlanan, agrasif, gerçeğe ve doğruya ulaşmak için her türlü yola başvuran biridir. Üçüncü ve son polis Jack Vincennes ise; L.A. Polis Departmanını anlatan bir televizyon dizisine danışmanlık yapmakta, tanınmış ve gündemde olmayı seven biridir. Bu üç kişi olayı soruşturmak için bir ortaya gelirler. Lakin soruşturma çok çabuk sonuca ulaşır. Bu durum üç polisi rahatsız eder. Soruşturmada bu kadar çabuk sonuca ulaşılmasında bir bit yeniği olduğunu düşünürler ve araştırmaya devam ederler. Ve araştırmaları onları çok hoş bir bayana kadar götürür. Sinema Kim Basinger ve senaryosuyla iki Oscar kazandı.

L.A. Confidential (1997)

Vincent Hanna, L.A. Polis Teşkilatı’nın en güzel dedektiflerinden biridir. Lakin soygunlarıyla dehşet salan bir çeteye takıntılı hâle gelir. Çete, L.A. polislerinin enselerinde olduklarından habersiz son vurgununa hazırlanmaktadır.Heat (1995)

Basit bir mücevher soygunu fecî bir biçimde zıt gittiğinde, hayatta kalan hatalılar içlerinden birinin polis muhbiri olduğundan şüphelenmeye başlar.Reservoir Dogs (1992)

Fidel Castro, Küba’da istenmeyen rejim muhaliflerine Amerika’ya göç etme hakkı tanır. Küba’ya göç edecek olan binlerce insanın içerisinde azılı hatalılar ve akıl hastaları da vardır. Bu azılı hatalıların en bilinenlerinden Tony Montana da yakın arkadaşı Manny Ribera ile Miami’ye göç eder. Montana kendisini ülkenin uyuşturucu babalarından biri olan Frank Lopez’in kanatlarının altında bulur. Montana’nın ise geldiği yerlerden daha yükseklere ulaşmak istikametinde epeyce savlı ve yavuz amaçları vardır. 1932 tarihli kült sinemanın Brian De Palma tarafından yine çevrilmiş hali olan Scarface’in senaryosunu Oscar’lı direktör ve senarist Oliver Stone yazdı. Tony Montana’yı ise Al Pacino canlandırıyor.

Scarface (1983)

David ‘Noodles’ Aaronson, Manhattan’ın banliyölerinden birindeki yahudi mahallesinde hayatta kalmaya çalışan fakir bir çocuktur. Kendisi üzere arkadaşlarından oluşan ve Noodles’ın liderliğini yaptığı ufak çaplı cürüm çetesi, vakitle yükselişe geçer ve sonunda 30’lu yılların en azılı gangsterleri haline gelirler. Lakin bu ün, grubun dağılmaya başlamasıyla sona erer. Yaklaşık 30 yıl sonra New York’a dönen Noodles, burada eski günlere geri dönüp geçmişiyle başbaşa kalır. Sinema tarihinin en kıymetli yapıtlarından biri olan sinema, İtalyan direktör Sergio Leone tarafından yazılıp yönetilmiştir. Harry Grey’in ‘The Hoods’ isimli romanından uyarlanan sinemanın başrollerinde Robert De Niro ve James Woods üzere usta isimler yer alıyor.

Once Upon a Time in America (1984)

Köstebek, mafya ve polis teşkilatı ortasında geçen savaşı anlatıyor. Uzun yıllardan beri mafya tarafından, polis teşkilatına sızmak üzere yetiştirilen adamlar son derece âlâ pozisyonlardadırlar teşkilat bünyesinde. Tıpkı formda polisin birebir emelle yetiştirdiği adamları da mafya içinde cirit atmaktadırlar. Fakat vakit her şeyin açığa çıkma vaktidir. Her iki cephede de köstebeklerin var olduğu anlaşıldığında kelam konusu köstebeklerin vefatla burun buruna gelecekleri koşturmaca ve macera başlayacaktır. Sinema dört kısımda Oscar sahibidir.

The Departed (2006)

60’lı yıllarda geçen sinema, gücünü uyuşturucu savaşlarından alan Tanrıkent’in kıssasını anlatmaktadır… Sinemada, art sokaklarda yaşayan iki arkadaşın kıssasını takip etmeye başlarız. Kendilerine farklı yollar seçen çocukların gözünden Tanrıkent’in yokedici gelişimine tanıklık ederiz. Tanrıkent 2002’nin olay sinemalarından biri. Rio De Janerio’nun kabahat dolu gecekondu mahallelerinden geçen, izleyiciyi altüst eden bir sinema.

City of God (2002)

Filmde Henry Hill isminde bir gangster, Jimmy Conway ve Tommy De Vito isimli iki arkadaşıyla birlikte bir soyguna kalkışır. Gözleri daha yukarda olan iki arkadaşı soyguna katılan başkalarını öldürür ve mafya içinde yükselmeye başlarlar. Bu durum Henry’i olumsuz etkilemiştir ve bu bahiste birşeyler yapması gerekmektedir. Büyük usta Martin Scorsese’nin başyapıtlarından biri olan Goodfellas, 1991 yılında 6 kısımda Oscar’a aday gösterilmiş, en güzel yardımcı erkek oyuncu kısmında Joe Pesci’ye ödül kazandırmıştı.Bu sinema gerçek bir kıssadan alınmıştır…

Goodfellas (1990)

Travolta, Bruce Willis, Harvey Keitel, Samuel L. Jackson, Uma Thurman ve sayısız ünlü oyuncu, Tarantino imzalı bu tanınan kültür başyapıtında bir ortaya geliyorlar. Sinemada Honey Bunny ve Pumpkin, hayatlarına biraz hareket katmak isteyen genç ve birbirine aşık bir çift küçük soyguncudur. Öte yandan, iki kaşarlanmış gangster, Vincent Vega ve Jules, günlük işlerinden biri olarak, işverenlerine ödemeyi geciktiren bir kaç sahetekar genci vurmaya masraflar. Vincent işverenin hoş ve genç karısına bebek bakıcılığı yapmakla da görevlendirilirken ortağı kabahat hayatına son vermeye karar verir. Yavuz bir boksör ise para karşılığı hile yapmayı reddederek kentten kaçar. Yazgı bu karşıt tipleri mükemmel bir halde bir ortaya getirecek, yollarını kesiştirecektir. Ucuz Roman, o yıl tam 7 kısımda Oscar’a aday gösterilmiş ve En Âlâ Yepyeni Senaryo Oscarı’nı almıştır. Ayrıyeten 1994 Cannes Sinema Şenliği’nde en uygun sinema mükafatı olan Altın Palmiye Ödülü’nün de sahibidir.

Pulp Fiction (1994)

1972 üretimi birinci sinemanın devamı niteliğinde, tekrar müellif Mario Puzo ve direktör Francis Ford Coppola’nın yaratıcı ellerinden çıkmış usta işi bir imal. Sinema, altı adet Oscar mükafatı kazanmıştır. Genç Corleone, Amerika’ya yeni gelmiştir. 1917 yılında, New York şehri’nin lokal mafyalarından birinin başkanını öldürünce saygınlık kazanır ve korkulan biri haline gelir. Bu ortada, 50 yıl sonra, Michael Corleone, Washington’da senato komitesine aile işleriyle ilgili tabir vermektedir.Film,eleştirmenler tarafından evvelki sinemadan daha başarılı bulunan az sayıdaki devam sinemasından biri olarak kabul ediliyor. Robert De Niro sinemada sadece 45 dakika Vito Corleone’yi canlandırarak Oscar’ı almıştır.

The Godfather: Part II (1974)

Mario Puzo’nun çok satan kitabından Puzo ve direktör Francis Ford Coppola tarafından sinemaya uyarlanan eser, 40’lar ve 50’lerin Amerika’sında, bir İtalyan mafya ailesinin destansı hikayesini husus alıyor. Don Corleone’nin kızı Connie’nin düğününde, ailenin en küçük oğlu ve bir savaş gazisi olan Michael babasıyla barışır. Bir suikast teşebbüsü, Don’u artık işleri yönetemeyecek duruma düşürünce, ailenin başına Michael ve ağabeyi Sonny geçer. Danışmanları Tom Hagen’in de yardımlarıyla öbür ailelere savaş açan Corleone ailesi, eski moda prosedürleri de değiştirmeye başlar. Sinema o yıl En Uygun Sinema, En Âlâ Erkek Oyuncu ve En Yeterli Uyarlama Senaryo kısımlarında Oscar kazanmıştır. Yapılan araştırmalar sonucu Türkiye’de en fazla izlenen ve satılan sinema olma özelliği de taşır.

The Godfather (1972)