Mahsa Amini Olayı Bardağı Taşıran Son Damla mı? Kolektif Dişil Uyanış Anadolu’dan mı Başlayacak?

Bu başlığın yanıtının Tarih ve Davranış Bilimleri ilimlerinin ışığında yaptığım sentez sayesinde 4 sebep ile oluşabileceğinin yüksek ihtimali olduğunu düşünüyorum. Tahminen yıllar sonra torunlarımız, onların çocukları da bu peninsulada yazılan tarihi okuyup bizi anıp, yeterli ki derler… Tıpkı ben de bir bayan olarak bugün bu noktada olabilmemizin sebebi olan periyodunun pek çok yavuz, vizyoner bayanın, erkeğin kanaat liderinin ismini söylerken dediğim üzere.. 

Öncelikle gelin mevcut durumu bir tahlil edeyim size, sonra da kanımca kitlesel dönüşüm için gerekli adımlarla ilgili görüşlerimi paylaşayım. Hazırsanız başlayalım…

Hilary Hart’ın  çok net tabir etmiş olduğu üzere “Kadınların spiritüel gücü, istikrarı bozulmuş bir dünyada eksik bir kesim.” İnsan sıhhati, yerkürenin canlılığı ve yenilenmesi, dünyevi yapılarımızın olgunluğu, böylelikle yalnızca azınlığın gereksinimlerine değil, bütünün gereksinimlerine hizmet edebilmeleri ve kolektif spiritüel tekamülümüz, bayanların kadınsal güçlerini yaşamalarına bağlıdır. 

Tarihte söylentiler yoktur, araştırmalar, deliller, bulgular ve sentezleme vardır. 

Bu yüzden geçmişin bilgilerinin hazinelerinin değerinin kavranması, geleceğe sağlam atılması için kıymetlidir.

Davranış Bilimlerinde de bireyden topluma geçmişten bugüne tesir eden davranış örüntüleri üzerinden çalışmalar gerçekleştirmeyi önemseriz.  Bu bakış açısıyla ele aldığımız vakit….

1. “ Coğrafya Yazgıdır “ diyor Ibni Haldun… Mukaddime yapıtında. 

Gerek siyasi, gerek fiziki olarak coğrafyanın insanın üzerindeki tesirini göz önünde bulundurmamız gerektiğini söyler. Lakin tabi bunu değiştirme gücümüzün de olduğunu vurgular.

Bu coğrafyanın bayanlarının bahtları ile birlikte, dini yanlış ve ERİL zihniyetlerle kullanma, tabulaştırmanın farklı boyutları ile birlikte yüksek oranda şiddet, istismar görüyor..

Karanlıklardan Aydınlığa çıkma isteği artık çok yüksek…

Bunun benzerini Ortaçağ’ daki 300 yıl süren ve bayanların CADI diye etiketlendiği bir katliam sürecinden sonra Hillgard Von Bingen’in Rahip Rahibe enstitüsüne ya da Mary Wollsteinkraft’ın evlilikte bayanın erkeğe hizmet edişine karşı çıkışlarında, yani 1700- 1800′ lü yılların FRANSIZ İHTİLALİ ve Rönesans hareketlerine oradan da da Feodal rejimlerden Sanayi İhtilaline artık bayanların da özgürce iş gücünde olabilmek için değerli bir periyoda adımını atma sürecinde görebiliyoruz. O periyotta bilhassa sancılı bir periyot… Artık de bu coğrafyadaki bayanlar olarak işte bizler yazıyoruz, yayıyoruz… Yıllar sonra 2020 ve sonrası, yani pandemi ve sonrası başlayan tekrar bir hareket… Yeni bir dalga… Farklı bir coğrafya…

2. Bir sesi çıkartabilmek için birlik olmak gerekiyor… İnsanları birleştiren de ANILAR değil. ACILAR.. Bilhassa de acı vücut algısı ile büyüyen ve artık ÖZGÜRLÜK isteğiyle dolu dolu olan bayanlar var. Bu büyük bir BİRLİK demek… Bu topraklardaki bayanlar çok acı çekti.

Refahı, özgürlüğü yerinde olan bir insan topluluğundan bu derece güçlü bir hareketi bekleyemezsiniz. 

Örnek teşkil edebilirler, takviye verebilirler ancak büyük bir hareket için karın ağrınız olması gerekiyor. O da son İran olayında gördüğümüz üzere…

Unutmayın ki IMECE sözcüğü bu topraklardaki, köylerdeki BİRLİK OLMA halidir. Günümüzde unutulan bu birlikte olma, paylaşma, iş kısmı hali bu topraklarda yıllarca yapılmıştır. 

Dolayısıyla şu an bu topraklarda ortak acının üzerine, birlik olma potansiyeli var. 

3. Hiçbir coğrafyada olmadığı kadar bu topraklarda; Paleolitik ve bilhassa Neolitik çağ bulgularında ANADOLU ismi üzere tarihinde Anayanlı toplumları barındırmış çok güçlü medeniyetlerin gücü var olmuş. Bu topraklarda doğmuş, büyümüş bayanlar tarihten bu yana gelen davranışlarla faziletlerle toplumları üst çekebilecek güce sahipler. 

Bu anayanlı toplumları da şöyle izah etmeyi tercih ediyorum BATıdan DOĞUYA Anadolu’yu ortaya alan bir anayanlılık var. Batı’da Girit’ten Minos Uygarlığındaki çift kenarlı balta taşıyan tanrıça heykellerine, MÖ 4000′ li yıllarda Çatalhöyük’te aslanlarla korunan Ana Tanrıça heykellerinden, sonra tarihi değiştiren Göbeklitepe’ deki bayan heykeline KADINLIĞIN KUTSAL OLDUĞU, daha pek çok yeni kazılan, kazılacak olan bölgelere…

Daha ne kadar işaret bekliyoruz ki…

Oradan güneye hakikat devam ettiğinizde Mezopotamya Fırat ve Dicle Sümerler, Elamlar, Medler, Asurlular, Persler, Babilller eşitliğin var olduğu, görüldüğü toplumlar…

Taa ki Hint- Avrupa göçleri ile kuzeyden güneye bedensel güçle karar süren hayvansal güdümlü şuur o var olan anayanlı şuuru yok edene kadar..

4. Son olarak; erdemsel bir sentez ve DAVRANIŞ ÖRÜNTÜLERİYE BUGÜNE KADAR GELEN KADINLIK GÜCÜ’NÜN altını çizmek istiyorum. 

Bu coğrafyanın tüm mitolojilerini incelediğimde senkretizm kavramı ile Antik Yunan’daki Savaş Tanrıçası ATENA, ya da EFES’ teki Tanrıça NIKE’lerin kendilerini tekrar eden çağlarda hiç bir ulusta göremeyeceğimiz; Kurtuluş Savaşındaki kahraman Türk bayanlarına giden kıssalarına hepsinde ortak birtakım özelliklerle karşılaşırız. Bunlardan birincisi savaşçılığı İŞBİRLİĞİ, DAYANIŞMA ile yapabilmek. Öte yandan öbür ortak faziletler ŞEFKAT VE ŞİFA.. Artemis tapınakları ile dolu topraklarımız dünyaya bunu yayma gücü ile dolu..  Tekrar benzeri biçimde koca karı ilaçları, ŞİFALI İLAÇLARIN bu topraklarda daima olduğu da hiç tesadüf değil. Bir öteki değerli davranış örüntüsü de Tanrıça HERA gücü, aile ve birlik gücü ile erkeği dönüştürebilme gücü. Bütün bu örnekleri Türk Mitolojisindeki bayanlardan, Kurtuluş savaşının kahraman bayanlarına kadar sayfalarca anlatabilirim. 

Bütün bu faziletlerin sentezi hiçbir coğrafyada olmayan özel bir miras…

Özetle ; Bu topraklarda daima faziletleriyle toplumlara taraf vermiş ve ZAFERLER kazanmış BAYAN gücü çok yüksek..

Öncelikle WEF’in  son yayınladığı 2021 Global Cinsiyet Farkı raporuna nazaran bayan ve erkek cinsiyetleri ortasındaki fark 135 yıl. Covid öncesi raporda da 100 yıldı bu ortada. Covid ile de artan bir ivme kazandı. Tabi bunun da altında ülkesel olarak baktığımızda bu farkın hayli yüksek olduğu ülkeler ile son derece düşük olduğu Avrupa ülkeleri olduğunu görebiliyoruz. 

Farkın en büyük açığı ekonomik ve politik taraftan geliyor. Eğitim ve sıhhat alanı ise onları daha geriden takip ediyor. Aslında Eğitim ve Sıhhat alanı böylece bütüne hizmet etmesi ismine değerli bir fırsat alanı. Buradaki erişim üzerinden bayanların ömür kaliteleri arttırılarak ekonomik ve siyasi manada bayanları güçlendirebilmek mümkün diye düşünüyorum. 

Peki ya istikrar kurulamazsa neler olacak ya da neler daha da artmaya devam edecek? 

1. ATAERKİL YANILGILARIN İÇİNDE TOPLUMSAL ÇÖKÜŞ 

Ataerkil yanılgıların içinde yaşayan bayanlar, onların yetiştirdiği çocuklar derken, büyük bir global çöküş.

Çünkü adaletsizlik medeniyetleri çökertir. 

İnsanın temel gereksinimi bir toplumun içinde var iken, öbür beşerlerle olan etkileşimi ve yardımlaşması üzerinedir. Belli kurallar içerisinde yaşarken ortaklaşa hareket ederek, karşılıklı muhtaçlıklarını giderecek bir yapıda ilerlerler. Pekala ya daima bu kurallar bir istikametin menfaati üzerine olursa ne olur? Başka taraf ezilir, mutsuz olur. Tek taraf mutsuz olduğunda ise kolektif bir memnunluktan kelam edilemez. 

Bu da bizi bireyden topluma, toplumdan bireye bir ruhsal depresyona, üretmemeye, çalışmamaya, sevmemeye münasebetiyle bir çöküşe götürür. 

2022 Covid 19 ile de birlikte Global Risk Raporuna nazaran; Çevresel bozulmaya, finansal krizin sonuçlarına, artan eşitsizliğe ve endüstriyel dönüşümün aksamasına aslında maruz kalan genç jenerasyon, eğitimleri, ekonomik beklentileri ve akıl sıhhati açısından önemli zorluklarla karşı karşıya. 

2. ERİL GÜÇ HAKİMİYETİ İLE ÜLKELER ORTASI ÇATIŞMALAR VE KAYNAK SORUNLARI 

Küresel Risk Algı Anketi (GRPS), üç ila beş yıl içinde dünya için kritik tehditler olarak varsayım edilen ‘devletler ortası bağların kırılması’, ‘devletler ortası çatışmalar’ ve ‘kaynak jeopolitikleşmesi’ ile işaretlenmiş şiddetli yılları gösteriyor. 

Bu noktada Ataerkil ve Eril idarelerin birbirini sıkıştıracağı hasebiyle çok daha fazla barışın olmadığı ortamlar, ülkeler, huzursuz ve ister istemez bozulmuş jenerasyonlar olacak…

3. FİZİKSEL ve RUHSAL HASTALIKLAR ARTACAK!

Toplumsal evrimleşmenin sonucu olarak bayanların bayanlara ve erkeklerin bayanlara, bayanların da erkeklere yaşattıkları durum gereği Eril ortamlar ve Eril iktisatların içinde her iki vücut formu da eskiye nazaran çok daha fazla hastalanıyor. 

Bunun birinci tarafı mental sıhhat tarafı. 

Yine Global Sıhhat Risk Raporuna nazaran kardiyovasküler hastalıklardan sonra ikinci hastalık depresyon geliyor. Artık buradaki soru yumurtamı tavuktan tavuk mu yumurtadan durumu. İstikrarla üretemeyen, yaratamayan bir nüfus nasıl keyifli olabilir ki? Nasıl iktisada katkıda bulabilir ki. Düşünebiliyor musunuz toplumun bir bölümü iş gücünde, toplumsal hayatta eşit haklarla, adil bir biçimde var olamıyor. Kendini yaşayamıyor. Yanılgıların içinde uğraş veriyor. 

Dünyada artan fizikî hastalık sayıları esasen bunu çok net ortaya koyuyor. Bayan hastalıklarındaki artış, infertilite (doğurganlık sorunu), kanser tipleri, tiroid, erkek sağlığındaki kalp hastalıkları, iktidarsızlık, prostat vb. 

Kadın kendi vücut formunda kendi tabiatını yaşamaktan uzaklaştıkça, bu hastalıklar arttığı üzere, bayan vücut ve ruhunun erkek vücut formuna olan şifası, şefkati olmadığında, ya da erkeğin bayanı beslemesi olmadığında nasıl sağlıklı kuşaklar olabilir ki…

İLAHİ BARIŞ VE AYDINLANMA İÇİN EVVEL BAYANLARIN SONRA ERKEK VE ÇOCUKLARIN DÖNÜŞÜMÜ…

Bu kadar sorunları tanımladık pekala ya tahliller diyeceksiniz. Aslında buradaki tahlilleri Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin hususları ortaya koyuyor lakin bir şuur hareketine de gereksinim var. 

Bunun kanımca en değerli tahlil yollarından biri başta bayanların uyanışı ile başlayan birlik hali ve sonra erkekleri dönüştüren istikrarlı dişilin oluşumu. Bunu hem bayanlar nezdinde hem de erkeklerin bayanlardan beslenerek içlerinde yükseltebileceği dişil güçleri manasında da söz ettiğimin altını çizmekte  yarar görüyorum. 

Fakat burada tekrar farkında olup, aşmamız gerekenler var. Tarihi, sosyolojik, ruhsal engeller…

Bu noktada aşmamız gereken iki kıymetli mani var. 

Kadınlar şimdi bunu kitlesel olarak yapabilmek için hem ferdi ve hem de birlik olma gücüne sahip değil. Bunun kısmen nedeni güçlerini nasıl çalıştığını, erkeklerin güçlerinden farkını, nasıl etkin hale getirip güçlendireceğini ve hayata nasıl hizmet edeceğini tek sözle bilmiyor olmasından kaynaklanıyor. Işığımızın kökeni, bilinmeyen karanlığımızda… Bunu öğrendiklerinde her şey zati o bayan için farklı olacak. 

Diğer taraftan gücünü hissetse bile toplumsal ataerkil yanılgılardan korkuyor. Zira tarih boyunca bu sesi yükseltenler bastırıldılar, engellendiler, dışlandılar vs. 

Şu an kadınsal güç ataerkil dünyamızın tüm işleyişi ile o kadar çelişiyor ki… Onunla birlikte yaşamak âlâ, kıymetli, spiritüel olarak bilinen her şeye karşı gelmek demek. Kabul edelim… Şu an birçok bayan gerçekte olduğu üzere yaşamaktan tereddüt ediyor. Gerçeğini yaşayabilenleri de yargılıyor. Batı Afrika’nın Dagara kabilesindeki yaşlı Sobonfu Some’nin dediği üzere “Bir bayanın en büyük destekçisi diğer bir bayandır. Lakin bir bayanın düşmanı, kardeşliğin pahasını bilmediğinde öteki bir kadındır” Oysa Bir bayan güçlerini şuurlu olarak deneyimlediğinde giderek genişleyen bütünün içinde, kendi yerini yetenekleriyle, bilgisiyle, gücüyle zati bulur. Ataerkil rekabet algısına gereksinimi yoktur. 

Bu yüzden ya artık bayanlar karanlıklarını kucaklayıp, anlayıp kendilerini istikrarla aydınlığa hizmet için çıkartıp, özgür yaşamayı seçecekler ya da içlerindeki hapishanede potansiyellerini etraflarına vermeden ölecekler..

Bu yola girmek için, bayanların yaşadığı toplum tarafından reddedilen, vücutlarında, ruhlarında gizlenen kendi tabiatlarının veçhelerini geri kazanmaları gerekiyor. Bunları nasıl kazanacağını YENİ DİŞİL kitabında sana adım adım çalışan dokuz kod ile anlattım. Bayan tabiatının bu tarafları anlatımda bir fark, güç olarak görülmeyebilir, lakin onları şuurlu bir formda deneyimledikçe, uyguladıkça, her birinin ömür ve değişimin muazzam güçleri olduğunu anlayabiliriz. Unutmayalım ki, hepimiz kendimize ilişkin ilahi özelliklere ve doğuştan gelen yeteneklere sahibiz. 

İşte tam burada, değerli öbür bir mahzur faktörü oluşuyor. Daima ağır, bölünen, farklı sorumluluklar yaşayan bayanın bu doğal döngüye girişini nasıl sağlarız? Bayan annelik, varsa iş hayatı, ya da hiçbiri yoksa zihinsel tabusal, pürüzlerle adım atamıyor. Dünya daima olarak dikkatimizi diğer tarafa çekerken kendi varlığımızın bedelini, özşefkatimizi nasıl bilebiliriz? Araştırmalar gösteriyor ki, bayanlar bilhassa de anne olduktan sonra kendilerine yalnızca günde 17 dakika ayırabiliyor. 

Tam bu noktada uzun yıllardır üzerinde odaklandığımız ve bu topraklardan dünyaya katkı olması için yaydığımız dijital eserimiz GODDESS’ın bu ruhsal maksada hizmetini paylaşmayı önemsiyorum. Zira sürdürülebilirlik manasında hizmet eden dijital tahlillerle Goddess’ın Anadolu’dan çıkıp dünyaya işte tam da bunu teknoloji yardımıyla yaymak misyonu yükleniyor. Varlığımızın gücünü bulmamıza ve onu çağdaş dünyamızdaki değişimin bir gücü olarak onurlandırmamıza takviye veriyor. 

İndirip kullanmaya başlayabilirsin.

Çünkü ferdi güçlenme sağlanıp, kolektif birlik yaratmamız, yan yana durmayı başarabilmemiz kıymetli. Bunu bir feminizm hareketi değil, istikrar ve birlik hareketi ismine yapmalıyız. Ataerkil yanılsamalara karşı tek bir beden olmalıyız.. 

Dijitalleşmenin de bunun için bir yardımcı olmasını sağlamalıyız. Lisan bariyerini de aşarak daha çok bayanın güçlenmesini sağlamak gerekiyor. Kurban olmaktan ya da dengesizliğe hakikat gidip potansiyellerini kullanamamaktan onları çıkartmak ve birliğe yanlışsız yürüyüş için güçlendirmek, cesaretlendirmek kıymetli.

Destek veren, inanan erkeklerin vizyon ve istikrarlı eril güçlerini de her daim yanımıza almalıyız. 

Dünyayı değiştirecek bayan kolektif birliğinin yaratılıp,  vizyonlu erkekler ve istikrarlı eril gücün dayanaklarıyla AZİM ve BİLGELİK olacak..  

Faydalanılan Kaynaklar;

Hilary Hart, Bayan Vücudunun Spiritüel Gücü, 2016 

İbni Haldun, Mukaddime, 1377 

Küresel Risk Raporu, 2022

WEF Cinsiyet Farkı Raporu, 2021 

Linktree

Instagram