Üçüncü İttifak Kuruldu: ‘Birlikte Başaracağız’

Altı partinin bir ortaya gelerek oluşturduğu Emek ve Özgürlük İttifakı kuruluşunu ilan etti. Haliç Kongre Merkezi’nde bir ortaya gelen Emek ve Özgürlük İttifakı, ‘Hep birlikte başaracağız’ sloganıyla yola çıktı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Türkiye Personel Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), İşçi Hareket Partisi (EHP) ve Sosyalist Meclisler Federasyonu’nun (SMF) oluşturduğu ‘Emek ve Özgürlük İttifakı’ bugün İstanbul’da kuruluşunu ilan etti.

Haliç Kongre Merkezi’nde bir ortaya gelen  Emek ve Özgürlük İttifakı, ‘Hep birlikte başaracağız’ sloganıyla yola çıktı.

Saat 15.30’da başlayan halk buluşmasında ittifak içindeki siyasi partilerin genel liderleri, sözcüleri ve eş genel liderleri birer konuşma yaptı ve ittifakın programının çerçevesi kamuoyuna duyuruldu.

İttifakın bileşenlerinden HDP’nin Eş Genel Lideri Pervin Buldan, yaptığı konuşmada tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Aysel Tuğluk’a selam gönderdi.

Buldan, şu sözleri kullandı: ”Değiştirmeye geliyoruz, yeni bir başlangıç yapmaya geliyoruz. Demokrasinin önündeki tüm kilitleri daima birlikte açmaya geliyoruz. Amacımız, gerçek demokrasi, yolumuz üçüncü yoldur. Tahlil için gerekli olan irade de coşku da kararlılık da bizdedir, bu salondadır, sizlerderdir, hepimizdedir. Zira yolumuz Beceriklilerin, yolumuz İboların, yolumuz Mazlumların, yolumuz Musa Anterlerin, yolumuz Deniz Poyrazların yoludur. Mirasımız Seyit İsteklerin, Denizlerin idam sehpalarındaki dik ve onurlu duruşudur. Yeni zaferimiz 7 Haziranlar kadar yakındır.”

Buldan, ‘Bugün demokrasi için değerli bir gün. Farklılıklarımızla, coşkumuzla, kararlılığımızla ve tahlil gücümüzle gümbür gümbür geldiğimizi gösterdiğiniz kıymetli bir gün. Kutlu olsun’ dedi.

HDP Eş Genel Lideri Pervin Buldan’ın konuşmasının akabinde Mithat Sancar kelam aldı. Sancar, ‘Savaşların değil barışın hakim olduğu bir toprak, bir coğrafya yaratmak için geliyoruz’ dedi.

Sancar, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

• İddiamız da amacımız de büyüktür. Hasebiyle yürüyüşümüz de çok büyük olacaktır. Savaşların değil barışın hakim olduğu bir toprak, bir coğrafya yaratmak için geliyoruz. Kürt sorunun demokratik usullerle çözülmesi için geliyoruz. Onarıcı bir adaleti, kanayan tüm yaralarımızı sarmak için hayata geçirmek için geliyoruz. Toprağımızı, suyumuzu, ağaçlarımızı talandan kurtarmak için geliyoruz. Ve hoş sabahlara güneş olmak için daima birlikte yola çıktık geliyoruz. Rant ve yolsuzluk kanallarını kapatmak için geliyoruz.

• Emine annenin, Çorlu annelerinin, Roboski ailelerinin, Soma ailelerinin, Cumartesi Anneleri’nin adalet arayışındaki, Barış Anneleri’nin ve onların haykırdığı adaleti yaşanır bir hale getirmek için geliyoruz. Bayanlar için geliyoruz, saçı göründüğü için katledilen Mahsa Amin’iye can olmak için geliyoruz. Gençlerin özgürlüğü için geliyoruz. Gençlerin yarınları ve geleceği için geliyoruz. Sevgili personeller sizler için geliyoruz. Sevgili işçiler sizler için geliyoruz. Kayyum rejimini darbeler mezarlığına gömmek için geliyoruz. Tahlil de tahlil gücü de biziz. Bizim öykümüz hoş ve aydınlık günlerle buluşma öyküsüdür. Beğenilen geldin demokrasi adalet ve barış demek için günler yakındır. Yolunuz ve yolumuz açık olsun.

TİP Genel Lideri Erkan Baş şunları söyledi: ”Bize bir şey dayatılıyor kardeşler. Türkiye’de, bölgemizde tarihî bir kırılma yaşanırken ‘işçiler, gençler, bayanlar, Kürtler, Aleviler siz yalnızca izleyebilirsiniz’ diyorlar. ‘Sadece dayanak olabilirsiniz, yalnızca alkışlayabilirsiniz’ diyorlar. Bunu reddetmeye geldik. Biz buraya tarihi izlemeye değil tarihi tekrar yazmaya geldik. Tarihi ve geleceği ellerimizle yapmaya geldik” dedi. Halkın izleyici değil müdahil olacağı, özne olacağı bir sürecin adımlarını attıklarını söyleyen Baş şunları söyledi: “Ama müsaade verirseniz tarih demişken bir şeyi eklemezsem eksik kalacak. Bugün bir ittifakı ilan ediyoruz. Dışarıdan bakanlar diyebilir ki Türkiye’de artık yeni bir ittifak daha var. Halbuki unutulmaması gereken bir şey var. Biz Türkiye’nin en yeni ittifak olabiliriz. Lakin bu toprakların en esaslı ittifakıyız. İdam sehpalarında yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği diyen Deniz Gezmişlerle başlamış, 12 Eylül zindanlarında faşist cuntaya karşı direnişle kurulmuş bir ittifaktır bizim ittifakımız. Yargısız infazlara, köy yakmalara, köy boşaltmalara karşı Cumartesi Anneleri kurdu bizim ittifakımızı.”

Toplumsal Özgürlük Partisi Periyot sözcüsü Perihan Koca konuşmasına, “Halkçı bir seçeneğin inşası, demokratik bir Türkiye’nin kuruluşu için son derece tarihî, tayin edici bir devrin eşiğinde halkın yegane seçeneği olan kuruluşu için bir ortaya geldik’ diyerek başladı.

Koca, ‘Ülkemiz bir yol ayrımında. Adeta bir mayın tarlasında yaşıyoruz. Memleket yangın yeri. Memleket kan ağlıyor. Devasa bir yıkım ve enkazla karşı karşıyayız. Ekonomik krizde, devlet krizde, siyaset krizde, toplum krizde. Zira kardeşler memleketi boğazına kadar pisliğe batırdılar. Memleketi mafyalarıyla, çeteleriyle, yobazlarıyla, zindanlarıyla, para babalarıyla boğazına kadar. Batırdılar. Halka karşı savaş ilan ederek adım adım memleketi faşizme yanlışsız sürüklüyorlar. Görüyoruz kardeşler, bir avuç azınlık dışında hiçbirimiz inançta değiliz. Zira bu kabahat sisteminde, bu yağma nizamında görüyoruz ki, iş yok, ekmek yok, aş yok. Zira bu saltanat tertibinde barış yok. Eşitlik yok, adalet yok, özgürlük yok. Hal böyleyken kardeşler birileri de kürsülere çıkıp sabredin diyor. Seçimi bekleyin. Aman ha sandığı bekleyin diyor. Palavralara da düzmece umutlara da karnımız tok. Halkımızı berbatın uygununa biz mahkum etmeyeceğiz’ dedi.

Bu birlik ve çaba yeni periyodun belirleyici, aktif bir gücü de olmak zorundadır. Halkın beklentisi ve talebi de bu yöndedir” denilen deklarasyon şöyle devam etti:

– Verilecek ortak çaba, takınılacak güçlü ve kararlı tavır, halkın acil ekonomik taleplerinin elde edilmesi ve demokratikleşme yolunda adımlar atılmasını sağlayacak bir yürüyüş olacaktır. Bu yürüyüşün uğrak yerlerinden biri olan seçimler Türkiye için kritik bir mana taşımaktadır.

– Seçim sürecinde halkın gelecek umutlarını salt sandığa bağlamadan, lakin sandığın kıymetini de görmezden gelmeden emek ve demokrasi gayretini yükselterek, bu temelde halkı seçimlerden kazanımla çıkmaya motive etmek ve seçim güvenliği için bütün önlemleri almak ihmal edilemez bir sorumluluktur.

– İçinden geçtiğimiz bu fevkalâde süreçte ekonomik ve politik acil vazifelerin gerçekleşmesi için hedeflediğimiz ittifak, sömürülen ve ezilen bütün halk kitlelerinin ittifakıdır. Personellerin, işçilerin, fakirlerin, bayanların, gençlerin, tabiat ve insan hakları savunucularının dayanışması ve ittifakıdır. Ortak, güçlü ve kararlı bir çaba yeridir.”

Ekonomiye de özel bir vurgu yapılırken “Ekonomik krizin ve çok istikametli toplumsal yıkımın ağır faturasını yerli ve yabancı sermayeye ödetecek, işçilerin yaşadığı güvencesizliğe ve geleceksizliğe son verecek siyasetlerin izlenmesi şarttır” denildi.

Deklarasyonda artırımların durdurulması, insanca yaşanacak fiyat artışları, işten atmaların yasaklanması, yoksulluğu ortadan kaldıracak bir ekonomik programın gerçekleştirilmesi gerektiği belirtildi.

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ismi altında kurulan tek adam idaresi, demokratik hak ve özgürlükleri kullanılamaz hale getirmiş, keyfiliği, zorbalığı, hukuksuzluğu ve adaletsizliği kurumsallaştırmış, bu ülkenin ve halkların yaşadığı sömürüyü, baskıyı ve çözümsüzlüğü derinleştirmiş, faşizan uygulamaları gündelik siyasetin kesimi haline getirmiştir” denilirken, gerçek amacın demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi unsurlar temelinde halkın gerçek egemenliğine dayalı bir demokrasi inşa etmek olduğu vurgulandı.

Deklarasyon şöyle sonlandı:

– Türkiye’nin aydınlık ve demokratik geleceğini düşünen tüm kurum, kuruluş ve partilere, tek tek yurttaşlaradır. Daima bir arada sorumluluk alalım. Cumhuriyetin 2. yüzyılında yangın yerine çevrilen ülkeyi ortak talepler ve birlikte gayret anlayışıyla özgür ve demokratik halde yine inşa edelim.

– Türkiye halkları ayrımcılığa, nefret telaffuzuna, kutuplaşmaya, Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı ortasına sıkışmış bir hâkim siyasete mahkûm değildir.

– Emek, barış, özgürlük ve demokrasi bedelleri temelinde halkın hâkim olduğu bir toplumsal nizam kurabiliriz. Bunu başarmak ezilen ve sömürülen halk kitlelerinin değiştirici gücüyle mümkündür. Herkesi bu anlayış ve davet doğrultusunda ortak ve birleşik gayrete davet ediyoruz. Daima birlikte başaracağız.